Koklea, vestibül, semisirküler kanallar ve otolitler dahil olmak üzere iç kulağın yapılarında toksik reaksiyonlara neden olabilecek potansiyele sahip herhangi bir ilaç ototoksik olarak kabul edilir. İşitme ve denge sistemi içindeki bu yapılarda ilacın oluşturacağı hasara bağlı işitme kaybına, kulak çınlamasına  ( tinnitus) ve / veya baş dönmesine neden olabilir.

Odyolojik Bulgularda Ototoksisiste ( İşitme Testleri )

Ototosisite kabul edilmesi için işitme testinin bir frekansında en az, 20 dB işitme kaybı olması ve kaybın olduğu frekansı takip eden diğer frekanslar da en az 15 dB işitme kaybının olması gerekmektedir. Ototoksisite tipik olarak çift taraflı yüksek frekanslı sensorineural işitme kaybı ve tinnitus ile ilişkilidir. İşitme kaybı geçici olabilir, ancak ototoksik sayılan çoğu ilaçlarda genellikle geri dönüşümsüzdür. Genellikle antibiyotik kaynaklı ototoksisite işitme kaybı her iki kulakta görülür. Fakat tek taraflıda olabilir. Normalde ototoksisite başlama zamanı genellikle tahmin edilemez ve tek bir dozdan sonra bile belirgin işitme kaybı meydana gelebilir. Ek olarak, işitme kaybı, hemen ortaya çıkmayabilir. antibiyotik veya antineoplastik tedavinin tamamlanmasından birkaç hafta veya ay sonra da oluşabilmektedir.

Ototoksik İlaçlar

sensorinöral işitme kaybının diğer bir yaygın nedenidir ve birkaç istisna dışında, genellikle geri dönüşümsüzdür. Yaklaşık 100 farmakolojik ilaçın  potansiyel ototoksik yan etkilere sahip olduğu gösterilmiştir. Dahil edilen ilaç türleri arasında antibiyotikler, diüretikler, salisilatlar, nonsteroidal anti-enflamatuar ilaçlar ve kemoterapötik ilaçlar bulunmaktadır.

Aminoglikosid antibiyotikler gram negatif enfeksiyonlara karşı güçlü ilaçlardır ve hepsinin ototoksik yan etkileri olduğu bulunmuştur. Düşük maliyetlerinden dolayı, yaygın olarak dünya çapında kullanılmaktadır. 1940 yılında keşfedilen Streptomisin, ilk aminoglikozid idi. Başlangıçta tüberkülozu tedavi etmek için kullanılmış ve bu erken tedavi denemeleriyle ototoksisite sorunları bildirilmiştir. Streptomisin ve gentamisin genellikle daha fazla vestibulotoksik iken, tobramisin, amikasin ve neomisin daha kokhlea toksiktir. Kokhlea toksik etkiler tinnitus ile kendini gösterir ve daha sonra kokleanın bazal dönüşündeki dış kıl hücrelerine hasar vererek ilerler ve işitme testlerinde  yüksek frekanslarını tutan  sensorinöral karakterde işitme kaybı bulgusu verir. Bu işitme kaybının genellikle geri döndürülemez olduğuna inanılmaktadır, ancak tedavinin kesilmesinden haftalar sonra bir miktar işitme iyileşmesi görülmüştür.  aminoglikosid kullanımı ile ototoksite riski % 15 ila% 10 olduğuna inanılmaktadır, ve bu, loop diüretikleri ve cisplatin gibi bazı diğer ilaçlar ile kombinasyon halinde kullanımlarında oranlar daha da artmaktadır. arttırılır.

Diğer çoğu antibiyotik üzerinde işitme kaybına ilişkin daha az veri vardır; Bununla birlikte, bazı makrolid ve vankomisin ototoksisiteleri rapor edilmiştir. Makrolid kaynaklı ilaçlarda işitme kaybının mekanizması bilinmemektedir ve etkiler genellikle geri döndürülebilirdir. Vankomisin ototoksisitesi insidansının % 3 olduğu tahmin edilmektedir.

Ototoksisiteye neden olan en yaygın iki diüretik ilaç furosemid ve etakrinik asittir. Bu ilaçlarla ototoksisite,  sensorinöral işitme kaybı yanı sıra tinnitus ve vertigo olarak kendini gösterir. Bu ilişki diüretikler, iç kulak sıvısı endolenf üretiminden sorumlu olan stria vaskularisi ve ses algılamaya izin veren endokoklear potansiyelini bozarak ototoksisiteye neden olurlar. Bu ilaçların neden olduğu sensörinöral işitme kaybı riski yaklaşık% 1 ila% 6 arasındadır ve hem geçici hem de kalıcı olabilir. Böbrek yetmezliği ve hızlı infüzyon, bu döngü diüretiklerinin ototoksik risklerini artırabilir.

Ototoksisitenin iyi bilinen diğer bir ilaçta salisilatlarla ve daha az ototoksite oluşturan nonsteroidal anti-enflamatuar ilaçlardır. Bu ilaçların kullanımıyla oluşan ototoksisite geri dönüştürülebilir veya geçicidir. Bu ilaçlar, eklem rahatsızlıklarında yaygın olarak reçete edilir. Ototoksisite de mekanizmanın azalmış koklear kan akışı ve dış saç hücresi motilitesindeki değişikliklere bağlı olduğuna inanılmaktadır. Etkiler, doza bağımlıdır ve tedavinin kesilmesiyle işitme normale dönebilmektedir. Tinnitus oluşmasından hemen sonra ilacın kesilmesinden 48 ila 72 saat sonra düzelir, odyometrik testlerde,  hafif ila orta düzey,her iki kulakta sensörinöral işitme kaybı görülebilir. 

Ototoksik ilaçların neden olduğu kalıcı işitme kaybı veya denge bozuklukları ciddi iletişim, eğitim ve sosyal sonuçlara neden olabilir. Bu nedenle, ototoksik ilaçların yararları, potansiyel risklere karşı tartılmalıdır ve gerekli olduğunda alternatif ilaçlar düşünülmelidir. İşitme kaybının geri dönüşü uzun vadede mümkün değildir. Ototoksik hasarı tersine çevirmek erken dönemlerde mümkün olabilmektedir. Bununla birlikte, bilimsel çalışmalarla bu ajanların ototoksisite etkilerinden korunma, ototoksik yaralanmayı en aza indirmek için sürekli olarak yeni yöntemler bulmaya çalışmaktadırlar. Ciddi işitme kaybı için, işitme cihazları tedavi seçeneği olabilir.Ototoksik etkisi olan diğer önemli ilaçlar arasında, geçici işitme kaybına neden olan kinin bulunmaktadır. 

Baş ve boyun skuamöz hücreli kanserleri tedavisinde kullanılan yaygın bir antineoplastik ilaç olan sisplatin hem ototoksik hem de nefrotoksiktir. Ototoksik etkiler genellikle kalıcı ve iki taraflıdır. Tedavi edilen hastaların çoğunda işitme kaybıda olabilmektedir. Etkiler genellikle doza bağımlıdır ve iç kulağın salyongoz kısmındaki bazal dönüşteki dış saç hücrelerini etkiler ve yüksek frekanslı işitme kaybına neden olur.

*** 21 Eylül 2022'de yayınlanan iyi bir gelişme;  FDA, Cisplatin ile Tedavi Edilen Pediatrik Kanser Hastaları İçin Fennec İşitme Kaybı önleme Tedavisini Onayladı

Cisplatin ve diğer platin bileşikleri birçok pediatrik malignite için temel kemoterapötik ajanlardır. Ne yazık ki, platin bazlı tedaviler  özellikle kalıcı, geri döndürülemez ototoksisiteye veya işitme kaybına neden olmaktaydı. "Cisplatin kanser için etkili bir tedavidir, ancak onu alan çocukların %75'ine varan oranda kalıcı işitme kaybına neden olur"  ABD ve Avrupa'da yılda 10.000'den fazla çocuğun platin bazlı kemoterapi alabileceği tahmin edilmektedir. Ototoksisite insidansı, kemoterapinin dozuna ve süresine bağlıdır ve bu çocukların çoğu ömür boyu işitme cihazlarına ihtiyaç duyar. Şu anda bu işitme kaybı için yerleşik bir önleyici madde yoktur ve yalnızca pahalı, teknik olarak zor ve yetersiz koklear (iç kulak) implantların bir miktar fayda sağladığı gösterilmiştir. Gelişimin kritik aşamalarında ototoksisiteye maruz kalan bebekler ve küçük çocuklar, konuşma, dil gelişimi ve okuryazarlıktan yoksundur ve daha büyük çocuklar ve ergenler, sosyal-duygusal gelişim ve eğitimsel başarıdan yoksundur

Lokalize, metastatik olmayan, katı tümörleri olan bir aydan <18 yaşına kadar olan hastalar. Pedmark firması  daha önce Mart 2018'de FDA tarafından çığır açan Tedavilerde vakit kaybetmemek için ön uygulama onayları almıştı.

Pedmark, hayatta kalma ve ototoksisitenin azaltılmasına yönelik iki Faz 3 klinik çalışmasında, The Clinical Oncology Group Protocol ACCL0431 ve SIOPEL 6'da işbirlikçi grup tarafından incelenmiştir. Her iki çalışma da tamamlanmıştır. COG ACCL0431 protokolü, yeni teşhis edilmiş hepatoblastom, germ hücreli tümör, osteosarkom, nöroblastom ve medulloblastom dahil olmak üzere tipik olarak lokalize ve yayılmış hastalık için yoğun cisplatin tedavisi ile tedavi edilen çocukluk kanserlerini kaydetmiştir. SIOPEL 6, yalnızca lokalize tümörleri olan hepatoblastoma hastalarını kaydetmiştir.

Özel bir ilaç şirketi olan Fennec Pharmaceuticals Inc (NASDAQ:FENC), pediatride platin (kemoterapötik ilaç) kaynaklı ototoksisitenin önlenmesi için,  Pedmark adlı şirketin sodyum tiyosülfat formülasyonu (STS) ABD Gıda ve İlaç Dairesi'nden (FDA) onay aldı.

FDA'ya göre etkinlik, kanser için sisplatin bazlı kemoterapi tedavisi gören pediatrik hastalarda iki çok merkezli çalışma değerlendirildi. sodyum tiyosülfat ve sisplatin beraber kullanımında işitme kaybı insidansı %39-44 görülürken Sadece sisplatin tedavisi kayıp oranı %58-68 idi.

İki çalışmadaki en yaygın yan etkiler kusma, mide bulantısı, hemoglobin azalması, hipernatremi ve hipokalemi olmuştur.

Sodyum tiyosülfat, 1 ila 6 saat süren sisplatin infüzyonlarını takiben 15 dakikalık intravenöz infüzyon şeklinde uygulanır.

*Sodium Thiosulfate for Protection from Cisplatin-Induced Hearing Loss List of authors. Penelope R. Brock, M.D., Ph.D., Rudolf Maibach, Ph.D., Margaret Childs, Kaukab Rajput, F.R.C.P., Derek Roebuck, F.R.A.N.Z.C.R., Michael J. Sullivan, F.R.A.C.P., Ph.D., Véronique Laithier, M.D., Milind Ronghe, F.R.C.P.C.H., Patrizia Dall’Igna, M.D., Eiso Hiyama, M.D., Ph.D., Bénédicte Brichard, M.D., Ph.D., Jane Skeen, M.B., Ch.B., et al. June 21, 2018 N Engl J Med 2018; 378:2376-2385 DOI: 10.1056/NEJMoa1801109

Not:  Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz.